zwani.com myspace graphic comments
Twitter Backgrounds


START
İLETİŞİM FORMU
ZİYARETÇİ FORMU
ATOMDAN GALAKSİYE YARATILIŞ
İSLAMIC RADIO POWER
KURAN - I KERİM FLASH PROGRAM
KARARLAR BİRER KİBRİTTİR
ANNENİ SEVİYORMUSUN - ZEYNEP - SOFİ
NAZAR DUASI - ZEYNEP SOFİ
FATİHA SURESİ - ZEYNEP SOFİ
İSLAMİ BİR KISSA - ZEYNEP SOFİ
PEYGAMBERİMİZDEN BİR HADİS - İ ŞERİF
PEYGAMBER EFENDİMİZ S.A.V DEN MÜBAREK SÖZLER
NEHİR - DUMAN
CENNETİN ÇOCUĞU FATMA
GÜL DESTELERİ - RÜYADAKİ SIR
SANAL ALEM GERÇEK DEĞİL
MÂLİK BİN DÎNÂR - YILDIRIM YOZGAT









İSLAMİ BİR KISSA
Zeynep-Sofi 


İSLAMİ BİR KISSA

Hz.Ebubekir r.a ile ilgili bir hadise

Birgün hazret-i Ebû Bekr 'r.a.',
Hazret-i Fahr-i âlem seyyid-i veled-i âdem Nebiyyi
muhterem ve habîb-i mükerremin 's.a.v.' huzûr-ı şerîflerinde
se'âdetle otururlarken;
Bir bedbaht kötü huylu kimse; bir edebsizlik edip, Ebû Bekre dil uzatıp,
yakışıksız sözler söyledi.
Hazret-i Server-i kâinât; o edebsiz, Ebû Bekre edebsizlik etdikce; birşey söylemez,
ba'zan da tebessüm eder idi.
Hazret-i Ebû Bekr; o bedbaht ve edebsizin edebsizliği haddi aşınca
zarûrî olarak gadaba gelip, birkaç söz söyleyince
hazret-i Fahr-i kâinât, se'âdetle ve devletle yerinden kalkıp, gitdi.
Hazret-i Ebû Bekr 'radıyallahü teâlâ anh' Sultân-ı Enbiyânın ardına düşüp
yetişdi ve dedi ki:
- Yâ Resûlallah! Niçin, bir hayâsız, edebsizlik edip, gönül incitirken
sustunuz, birşey söylemediniz.
Şimdi, ben ona söyleyince, kalkıp, gitdiniz; sebebi nedir.
Hazret-i Fahr-i kevneyn ve Resûl-i sakaleyn 's.a.v.' buyurdu ki:
- Yâ Sıddîk! O hayâsız ve bedbaht sana dil uzatmağa başladığı zemân
Allahü teâlâ bir melek gönderdi ki, o kimseyi karşılayıp, kovacak idi.
Sen, hemen gadaba geldin; söylemeğe başladın.
O melek gidip, yerine iblîs geldi. İblîs-i la'înin olduğu yerde, ben durmam.
Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk 'r.a.' ondan sonra
vaktli vaktsiz söz söylememek için, mubârek ağzına bir taş koyar idi.
Ne zemân söz söylemek lâzım gelse, evvelâ fikr ederdi.
Bir söz söyliyeceği zemân, o sözü kendi kendine nice zemân düşünür,
tefekkürden sonra, mubârek ağzından o taş parçasını çıkarıp
ne söz söyliyecek ise söyler idi.
Sonra o taş parçasını mubârek ağzına alıp,
tesbîh ve tehlîl ile meşgûl olurdu.
Kimseye, hayrdan ve şerden dünyâ kelâmı söylemez
eğer kat'î lâzım ise ve çok efdal ise, söylerdi.
Yoksa, gecede ve gündüzde tesbîh ve tehlîl ile meşgûl idi. 

   

 

 




Bugün 1 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol